19 Mayıs 2015 Salı

Aman oylar bölünmesin!

Bir başka genel seçimin eşiğine vardık ey ahali.
Evet artık spekülasyonun giderek yükselip gündelik hayatın en alakasız alanlarına nüfuz ettiği günlerdeyiz. 

- Frikik için Sosa topun başında! Sosaaa... Ve yine barajdan döndü sayın seyirciler!
+ A-ha! HDP barajı geçemeyecek kesin.

Evet, çıkarımlar bu denli derin. Daha da derinleşecek.
Ve tüm bu süreç arkasına, fon niyetine, seçim otobüslerinden yankılanan veciz sloganlar ve şahane besteler eşlik edecek. 
Ne güzel, hoparlörlerde inleyen nameler ruhumuzu sarıyor. Dört bir yanda düğün dernek havası, şenlik içinde yaşıyoruz, bir de halimizden şikayet ediyoruz.

AKP'nin seçim şarkısını duydun mu mesela?
Sözlerinden bir kuple vereyim, belki çıkarırsın:

Adam kim?
Yiğit kim?
Doğru kim?
Dürüst kim?
Kim kim kim kim?

Evet, hepimizin arayışını ne de güzel yansıtıyor.
Daha ne şarkılar var, hepsi birbirinden güzel.
Benimse bu aralar seçim denince tek bir şarkı geliyor aklıma.
Hani Ayça diye bi kız söylüyordu bunu.
(Sözlerin halen nasıl ezberimde kalabildiğini sormayın rica ederim)

Buraları yıkılıyo, benden yıkılıyo. Hergün peşime bıyıklı takılıyo.
Ben seni seçtim, tahminin doğru...

Kimi seçeceğiz, tahminimiz doğru olacak mı bilemem ama ilk iki dize birebir örtüşüyor gündemle:
Memleket yıkılıyor mu? Check.
Her taşın altından bir siyasi fırlıyor mı? Check.
Dört bir yanımızı saran adayların yüzde doksanı bıyıklı mı? E ona da Check.

Hadi sadede gelmeden önce şu bıyık meselesi üzerine makara yapalım biraz :)
Bir bakalım hatırlayabildiğimiz geçmişe... 
Turgut Özal'dan başlayalım mesela. Yıldırım Akbulut, Bülent Ecevit, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu... 
Bıyık şov!
Başbakan seçilebilme şartları arasında gizli bir "bıyıklı olma" maddesi mi mevcut acaba?

Nasıl bir sırrı var bu bıyığın bilmiyorum ama DNA'sı elverse Tansu Çiller de bırakacaktı, ondan eminim.
Mesut Yılmaz'ın ise köse olduğundan şüphem var.

Türkiye'yi bırakıp dünya liderlerine bir göz atalım. Allah Allah, yüzde doksanında bıyık yok. İnsan sormadan edemiyor: Bu nasıl devlet adamı ciddiyeti? Ergen gibi ciscillop kürsüye çıkıp halktan nasıl oy isteyebiliyorlar? İnanılır gibi değil, ama bıyıkta bir keramet olsa biz kalkınma anlamında çoktan geride bırakmış olmaz mıydık bu ülkeleri?

Dönelim yine kendi topraklarımıza, bu seçimin adaylarına bakalım...
İktidarı, muhalefeti yine küllüm bıyık.Bok var o bıyıkta çünkü!
Eksik olsun kardeşim.

Arada bir Selahattin Demirtaş göze çarpıyor, o da terörist olduğundan benim için klansman dışı.
N'apayım şimdi, gidip sırf bıyıksız azınlık diye Devlet Bahçeli'ye mi oy vereyim? Yok, olmaz. Adam muhalefet lideri olarak çok sevimli, pek nükteli. İktidara gelse büyüsü bozulur kesin.
O halde Emine Ülker Tarhan?
Evet?
Hayır?
Olmaz değil mi? 

Şimdi oylar bölünmesin.
Tabi.

Hah işte, ben de tam olarak bundan söz etmek istiyorum aslında. Hatta bak, asıl konuya parmak basacağımdan ciddileştim bir anda; koltukta daha bir dik oturuyorum ve gözlerinin içine bakıyorum şimdi. Derdim: Muhtar seçimlerinde bile bir kısım "aydın insan" tarafından bozuk plak gibi sayıklanan (hatta kibarca dayatılan) "Haydi arkadaşlar, safları bozmuyoruz, bütün oylar CHP'ye" sorunsalı...

CHP dediğin nedir, ona bakalım önce.
Balık baştan kokar, değil mi?
Öyleyse lideri bir değerlendirelim hele.

Dost acı söyler, kusura bakma arkadaşım.
Kemal Kılıçdaroğlu dediğin, kendi oy vereceği sandığı bulamayacak kadar sapsız, yürüyen merdivene tersten girecek kadar da beyinsiz bir arkadaş.



Videoya gel. Bikere ters yöne giriş zihniyeti ofsayt.
"Ben liderim, doğru yönden inmeye tenezzül etmem, basit insanları beklemem." mantığı.
Hadi bir hata yaptın, ama merdiven çalıştı sayın başkan. Mazallah, düşeceksin kafanı yaracaksın...
Ama vazgeçmek yok, hatada ısrar var.

Sen de bu dengesizin kayığına biniyorsun ya 3 seçimdir.
Hatanda ısrar edecek misin?
Yoksa doğru yönde yürüyenlere bu sefer bir şans verecek misin?

Bu lider ki AKP yasa üstüne yasayı meclisten geçirirken, günbegün mutlak güç haline gelirken "Alkışlıyoruz!" sloganıyla mitingler düzenledi. Bu parti ki 3 seçimdir sürdüregeldiği acziyeti miting meydanlarında seçmenlere alkış tutturarak taçlandırdı.

Buyurun, şu ciddiyete de alkış tutalım o zaman:

















Şimdi adama sorarlar:
Yahu oy mu istiyorsun, çocuk mu eyliyorsun?
Vatanın bekası mı senin derdin, caps furyası mı?
İşin daha da acı tarafı, şu "retro kampanya" işinin tamamen arak olduğu da ortaya çıktı. Yani yumurtladığın zırva bile çalıntı.

Sen bu halinle ciddi ciddi bu ülkeye hukuksal düzen getirmeye talipsin, değil mi?
Bu yüzden ay başında hukuken yasaklanmış olmasına rağmen, rızamı gözetmeden, onayımı almadan 3 adet spam mesaj gönderdin bana.

1) Sabahın köründe:
19 Mayıs bayramımızı 19 Mayıs Salı saat 14:00'te il başkanımız Sayın Murat Karayalçın'ın katılımıyla Ümraniye Çarşı Meydan'da halk konseri ile kutluyoruz.

2) Yetmedi, akşam üzeri:
19 Mayıs (yarın) saat 09:30 Kaymakamlık bahçesi Atatürk Anıtı'na çelenk koyulacaktır. Saat 14:00 Ümraniye Çarşı Meydan'da il başkanı Sayın Murat Karayalçın'ın katılacağı seçim irtibat bürosu açılışı ve halk konseri.

3) O da kesmedi, bu sabah:
19 Mayıs kutlaması için Ümraniye Çarşı Meydan hazır. Saat 13:00 il başkanımız Sayın Murat Karayalçın geliyor.

Şimdilik bu kadar. Ama akşama son bir mesaj bekliyorum:
Valla çok şey kaçırdın. Acayip eğlendik, bol bol alkış tuttuk, halk konseriyle koptuk. Neyse unutma bak hukuk devleti için oylar CHP'ye!

Alınma ama sevgili CHP, karşı gibi durduğun iktidarla o kadar çok ortak paydan var ki... Kısaca, güvenmiyorum sana.

Nasıl güveneyim? Dünyadan haberi olmayan boş beleş adamları aday diye sürüyorsun önüme.
















Bu kahraman kardeşimiz, üniversite harçlarının -ikinci öğretim hariç- çoktan kalktığı konusunda malumat sahibi olmayabilir mi? Yok canııım, "AKP güzel kaldıramadı, biz iktidar olunca önce tekrar yürürlüğe koyup sonra enfes biçimde kaldırıcaz" demek istiyor olmalı.

Bir de afişlerde hep bir Yeni Türkiye vurgusu var ki belki en çok kızdığım da bu... Yahu iktidar partisi zaten "yenilemiş" yenileyeceği kadar, sen de Eski Türkiye için savaş! Tarımıyla hayvancılığıyla kendi kendine yeten, belli bir ülküsü ve birlik duygusu olan, çocuklar için şarkı besteleyen Barış Manço ve Kayahan gibi güzel insanların olduğu, en basitinden Fenerli ile Cimbomlunun aynı stadda maç izleyebildiği günleri özledim olm ben!

Neyse, duygusallaşmadan...

Daha onlarca sebep sayabilirim ama CHP'ye neden inanmadığımı anlatmak için bu kadarı yeterli olacaktır sanırım. Sen kardeşim, tüm bu sebeplere karşın yine de CHP'ye oy verebilirsin. Anlarım. Benim yerdiğim gibi sen översin. Kendince ikna olduğun, ışık gördüğün noktalar vardır, bana saygı duymak düşer.

Benim kimyamı bozan, insanların seçimleri değil zaten. Bu seçimler için kullanılan argüman: "Aman oylar bölünmesin!"

Yani diyelim ki CHP'den bir cacık olmadığını, olamayacağını düşünüyorsun. Tazecik filizler de var Anadolu Partisi gibi, ne bileyim Vatan Partisi gibi... Farkındasın.
Ama birileri olmaz diyor, bölme o kör olası oyları. Sen oyları bir arada tutarken vatan gitti elden, saf saf dağıldı, kaç parçaya bölündü, sen oyları aman bölmeyesin!

3 seçimdir ne değişti kardeşim? Oyları bölmedin de erozyonu önleyebildin mi? İktidar partisi her geçen gün daha bir semirmedi mi? Bugün mutlak monarşiye oynayacak hale gelmedi mi? Senin ana muhalefet partin bunca zaman ne yaptı? Halktan kopuk, özü bozuk, şarlatan siyaseti.

Ama bölmeyelim ya! Mazallah, yobazlar yer bizi sonra.
Peki, Türk Dil Kurumu'na göre yobazlığın tanımı nedir biliyor musun?

Yobaz: Bir düşünceye, bir inanca körü körüne bağlı kimse.

Bir dön bak bakalım aynaya. 
Oylardaki %0,1'lik sapmanın matematiğini yapan sevgili arkadaşım, bence sen savaştığını sandığın kesimden çok daha yobazsın. Söyle bana: Hukuku, demokrasiyi istatistikle ölçebilir misin? Çocuklarının geleceğine yüzde üzerinden değer biçebilir misin? Neyin matematiğindesin?

Senin yobazlığın yüzünden çöreklendiği yerde kök saldı CHP'nin kiyafetsiz yönetim kadrosu. Senin sağladığın suni destek sayesinde koltuğunu korudu. Sen değişmediğin, oyunu sakınıp alternatife yönelmediğin için böylesi şımardı. 

Hadi dün alternatif yoktu be kardeşim. E bugün var? İzin ver, bu milletin sinesinde bir yerleri olduğunu bilsin yeni tohumlar. Cesaretlerinin karşılık bulduğunu görsünler, daha cevval olsunlar. Topladıkları destekten güç alsınlar, yarın ayakları üzerinde daha sağlam dursunlar. Varsın meclise giremesinler bu sefer, üçtür mecliste "alkış" tutanları yerlerinden etsinler.

Ancak böyle yeşerir demokrasi. Ancak bu şekilde gerçekleşir köhnemiş olandaki kan değişimi. Düz mantık, partizanlık seni eninde sonunda "padişahım çok yaşa" günlerine taşır. Aha geldik, gidiyoruz. İstediğin bu mu gerçekten?

Ben ne istiyorum peki? Kime oy vereceğim?
İnan henüz netleşmedi.
Yalnız kime oy vermeyeceğimden eminim şimdilik.
Bir de oyları böleceğimden...
Bu da bir başlangıç.

Bir süre daha gözlem yapacağım.
Bakalım kimin seçim otobüsü kulaklarıma daha candan tecavüz edecek, kim benim vergilerimle dağı bayırı flamaya boğup gözlerime bayram ettirecek, kim daha çok afiş bastırıp çevreye en duyarlı benim mesajı verecek, bakacağım.
Bir karara vardığımda paylaşırım seninle. 

13 yorum:

  1. Lan Mal. Senin oyun zaten senin olsun. Bu partiye çamur atmak için neredeyse kendini yırtacaksın.
    Git seni besleyen köpeklerin kuyruğunun altına bekle sonunda olacaklar sana olacak. Şu kadar yazdığın şeyde tutarlı hiç bir şey yok. O afiş ve kampanyaları çürütmek için senin beyin hücrelerinin kapasite ve sayısı yetersiz. Teker teker cevaplamak bile o kadar gereksiz ki, bu bir köpeğe ilk seferinde ayakları üstünde durmayı öğretmek ve sonuç beklemek kadar gereksiz.
    Bu yorumu senin safsatalarının boşluğunu birileri anlasın diye yazdım.

    YanıtlaSil
  2. Eminim anlayan anlamıştır Sayın Adsız. Maşallah çok güzel ışık tutmuşsunuz :)
    Yazdığım şeylerin birçoğuna canlı örnek teşkil ettiğiniz için ayrıca teşekkürlerimi sunarım.

    YanıtlaSil
  3. 3 seçimdir birşey değişmedi fakat yeni jenerasyon oy kullanacak bu seçimde. CHP yi sevmiyor olabilirsiniz fakat barajı geçemeyecek partilere atmaktansa seçmen sayısı olarak iktidardan hemen sonra gelen partiye atmak en mantıklısıdır.

    YanıtlaSil
  4. Hasan Bey teşekkür ediyorum yorumunuz için.
    Sizinle ayrılığımız sanırım CHP'yi sevip sevmeme değil de inanıp inanmama noktasında.
    Evet yeni jenerasyon bence de yeni bir şans (hatta son şans belki de).
    İşte bu şansı gönül rızasıyla, özgür iradesiyle kullanmasını dilerim insanların. Yazdıklarımın özü de budur zaten.
    "Oyları bölmeyelim" felsefesi bu düşüncenin altını oyuyor maalesef; "nasıl olsa bu seçimde barajı geçemez" dediğimiz partileri ilelebet barajın altında kalmaya mahkum ediyor.
    Özetle, inanmadığım partiye "mecburen" oy verip müzmin muhalefet partisinin oylarını şişireceğime, gerçekten güvendiğim partiyi destekleyip baraj altında kalmayı yeğlerim.

    YanıtlaSil
  5. Senin gibilere Ahmet Davutoğlu müstehak.Pisliğinde boğul.

    YanıtlaSil
  6. Evet gerçekten çok güzel yazmışsın ellerine sağlık, mesela şu anda cehape zihniyetinin %5 oyu dsp'ye %5 vatan partisine %5'i de anadolu partisine gitse gerçekten şahane bir farkındalık yaratmış oluruz. wohooo allahu ekber.

    YanıtlaSil
  7. Arasam sizin gibi güzel örnekleri bulup iliştiremezdim bu yazıya :)
    Katkınız için gönülden teşekkürler Bay/Bayan Adsız.
    Sizden olmayanı sınıflandırmaya ne kadar meraklı, farklı düşünene nefret kusmaya ne kadar hazırsınız. Wohoo, evet.
    Yazının içinde "yobaz" kelimesinin sözlük anlamını paylaşmıştım. Kesmemiş olacak.
    Yine Türk Dil Kurumu sözlüğünden "bağnaz" kelimesini de paylaşayım o zaman:

    Bağnaz: Bir düşünceye, bir inanışa aşırı ölçüde bağlanıp ondan başka bir düşünce ve inanışı kabul etmeyen, mutaassıp, fanatik.

    Oldu mu?
    Tanıdık geldi mi?

    YanıtlaSil
  8. Böylesi bir sistemde kirlenmemiş bir oluşum (siyasi, dini, sosyal vb) bulmak olanaksız. Kirlenmeyecek olanını bulmak da öyle. Kötünün iyisi mantığından ben de hoşlanmıyorum. Yukarıda bahsettiğiniz samimiyetsiz yaklaşımlar birçok kesime hitap edebilmek için yapılan ve ne yazık ki benim de hoşuma gitmeyen şeyler ancak oy istemek zaten çıkar odaklı/hoş olmayan bir eylem. Reklamlara, seçim afişlerine daha doğrusu seçim bütçesi denilen oluşuma tamamen israf gözüyle bakan biriyim. İdeolojik anlamda kendimi yakın hissettiğim bir parti yok. Daha doğrusu bir ideolojinin tüm problemlere çözüm getirebilecek yetkinlik ve kapasitede olduğunu düşünmüyorum. Değişen şartlara uyum sağlayabilen birini de daha keşfetmedim. İçinde bulunduğum toplumu gözlemlediğimde oldukça objektif olmaya çalışıyorum, herkesi kendi şartları içerisinde değerlendirmeye çalışıyorum ancak buna rağmen anlam veremediğim ya da insanları ayrıştırıyormuş gibi görünen hatta ayrıştıran düşüncelerim/yorumlarım oldu gerek kendi içimde gerek tartışma ortamlarında. Kendimle çeliştiğim de oldu. Bunlar öyle ''Oha bunu nasıl anlayamazsın/kabul edemezsin'' tadında basit ve empati kuramamanın verdiği sığ yorumlar da olmadı üstelik. Çok dağıtmadan toplayayım. Seçim sürecine baktığımda 2 önemli hususta incelemeye çalıştım kendimce durumu. Birincisi sosyo-ekonomik. Bu seçimi kazanacak olan parti/partiler son derece ayrışmış, manipüle edilmeye müsait, gergin bir sosyal yapı ve çökmek üzere olan bir ekonomik sistemle karşılaşacak. Ki bu ikisi birbiriyle oldukça bağlantılıdır. Bu bağlamda mevcut iktidarın yönetimi devam ettirmesi bana mantıklı gelmektedir. Gelebilecek herhangi yeni bir iktidarın başarısızlığının toplum tarafından artı ve eksileriyle analiz edilip değerlendirilmekten çok bu oluşumun üstüne yıkılıp (başka odaklar tarafından manipüle edilerek) daha kötü sonuçlara yol açması çekincelerimden biri. İkinci husus ise toplumumuz bugüne kadar hep yeni kurulan partilere oy verme eğiliminde oldu (neredeyse hep muhafazakar/sağ oluşumlar) ve hepsi kendince bir felaketle sonuçlandı. Dolayısıyla yeni kurulan sosyal demokrat çizgideki parti/partiler çok fazla oy çıkaramayacaklardır diye düşünüyorum. Bunun kötü yanıysa evet ne yazık ki şu klişe söylem: Oy bölünmesi. Mevcut iktidarı objektif olarak değerlendirirsem küfür ederim açıkçası. Birinci çekincemi bir kenara bırakırsak bunun kesinlikle değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Geldik kötünün iyisi söylemine. Benim gördüğüm tek alternatif ne yazık ki Chp. Çok köklü olmasa da değiştiklerine inanıyorum. Politik söylemler, sloganlar, reklamlar hiçbir zaman hoşuma gitmedi ve samimiyetsiz buldum. Bu parti de bunları yapmakta. Ancak toplumun birleşebileceği başka bir alternatif göremiyorum. Bu kadar kısa zaman kalmışken bunu değerlendirip insanları örgütlemeye çalışıp propaganda yürütmenin de başarıya ulaşacağını sanmıyorum. Saf demokrasi anlayışınız benim için de geçerli. Ancak bunun gerçekleşmesi için baraj uygulaması kalkmalı. Bölük pörçük anlatmaya çalıştım fikirlerimi. Saygılar

    YanıtlaSil
  9. :) Hiç de bölük pörçük olmamış, tam tersine çok güzel toparlamışsınız bence.
    Hatta birçok anlamda duygu ve düşüncelerime tercüman olmuşsunuz diyebilirim.

    Ah o yıkılası baraj yok mu? Çarpık bir prizma gibi, seçim düzlemine yönelen onlarca rengi yutup demokrasi düzlemine yalnızca üçünün geçmesine izin veriyor. Bu durumda da ülkenin gerçek seçmen yelpazesinin ortaya çıkması imkansız hale geliyor.

    Rengimin prizmanın içinde yok olacağını biliyorum, ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyor benim için. Prizmaya göre renk değiştirmek, pragmatik düşünebilenlerin harcı. Ben öyle değilim.

    Katkınız için teşekkürler Sayın Adsız.
    Keşke Adsız kalmasaydınız, iyi anlaşırdık sizinle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cem

      Yine konuşurum buralardan ancak hesabım yok pek de anlayamadım arayüzü nasıl kullanacağımı o yüzden isim giremedim. Dur yazının başına koyayım ismimi :)

      Pragmatizme değinmişsiniz. İlkeli olmayı, duruşum olmasını, duruma göre pozisyon almaya yeğ tutarım demişsiniz anladığım kadarıyla. Saygı duyulası bir davranış. Hayatımın çoğu döneminde ben de bu şekilde kalmaya çalıştım açıkçası. Hala da çalışıyorum. Toplumdaki, siyasi partilere bir spor takımı edasıyla yaklaşan ve bu oluşumların ideolojisini bilmeden, eylemlerini analiz etmeden, içindeki adaylara bakmadan, neler söylediğini umursamadan destekleyen bir kitle var ne yazık ki. Genelde aile ya da çevre etkisiyle ''X'' partili olmuş/olduğunu söyleyen, o partinin yaptıklarıyla ilgili ya da ideolojisiyle ilgili ezber kalıplarla konuşan, 80 yıldır örneğin ''sol'' düşünceye aynı argümanlarla saldıran, bir fikir üretmeyen, yalnızca ''cebine'' bakan bir çoğunluk. Ve bunlar belirli bir ideolojinin ya da etnik grubun veya partinin üyeleri değil. Toplumun her kesiminde inanılmaz çoğunlukta bir grup bu.

      Amacım insanları ayrıştırmak veya aşağılamak değil, tespit yapmaya çalışıyorum yalnızca.

      Çünkü bu bir kültürün etkisi. İnsanları ayrıştırarak, onlara farklı olduklarını söyleyerek ve düşündürmeye çalışarak, hatta yer yer kanıtlamaya çalışarak yüzlerce yıl varlığını sürdürmüş bir devlet/imparatorluk kültürünün etkisi. İnsanlara yalnızca kendi çıkarına bakmasını öğütlemiş, kısa vadede yarar sağlayan eylemleri desteklemiş/yüceltmiş, sonucunu düşünmeksizin hareket etmeyi mübah saymış, omurgasız bir kültürün etkisi bu.

      Ve tüm dünyada böyle. Bu toplumla sınırlamıyorum bu kültürü.

      Önce bu anlayışı aşmamız lazım. Ama güzelce, hoşgörü sahibi olarak, kırmadan, karşı tarafla empati kurarak, onun şartlarını anlayarak ve zorlamadan. Aksi ters tepiyor çünkü :)

      İletişim kurmamız lazım. Karşıyı duymak değil dinlememiz lazım. Cevap vermek için değil anlayıp yorumlamak için dinlememiz lazım. Yanlış bir fikrimiz olduğunu anladığımızda egomuza yenik düşmeden karşı tarafa bunu anlamamızı sağladığı için teşekkür ederek tartışmamız lazım. Tartışma kültürünü edinmemiz lazım. Ama ilk önce dinlemeyi öğrenerek başlamamız lazım.

      Biraz geriye çekilip baktığımda insanların farklı şeyi söylüyor gibi görünüp aynı çerçevede davrandığı bir toplum gördüm ben. İktidar savaşını pastadan pay alma yarışı gibi gören. Ve daha kötüsü partiler de öyle. Sonuçta bu toplumun çıkardığı insanlar hepsi.

      Birbirinin aynısı/benzeri ama isimleri farklı oluşumların anlamsız savaşını, durumun biraz farkında olabilen insanlar kavradığında, ister istemez ''Kime oy vereceğini bilememe duygusu'' yaşıyor.

      Fikrimi söyleyeyim: Fark etmez. Çok şey değiştirmez. Hani yukarıda Chp demiştim ya. Bunun sebepleri ülkede inanılmaz ve çok yönlü bir gelişme sağlayacak olması değil.

      Gözlemlediğim kadarıyla, adaylarını demokratik (hepsini değil ancak çoğunluğunu) bir şekilde seçerek oluşturmuş olması hoşuma gitti.

      Parti içerisinde kaliteli insanlar olduğunu düşünüyorum.

      Her gün anlamsız, bomboş, gündem değiştirmeye yönelik, çok özür dilerim ama aptalca tartışmalar/cümleler/sözcükler duymayacağımı düşünüyorum.

      Ekonomik anlamdaki eşitsizlik devam edecektir, ancak daha tutumlu daha özenli olacaklarını düşünüyorum.

      Aşağı yukarı böyle sanırım. Ha bu maddeleri sağlayacak başka partiler yok mu. Mutlaka ki var.

      İçinde kaliteli insanlar olan, Chp'den çok daha iyi siyaset yapabilecek olanlar mutlaka ki var.

      Hani konuşmuştuk ya Umut, fanatik kitleden bahsettik. Her partinin, senin de tanımını yaptığın üzere ''yobaz''ından bahsettik. Karşılıklı sohbet etmedik ama ikimizin de konuşmalarında yer aldı üstü kapalı bir şekilde bu :) Hah işte bu kitle Chp'de diğerlerine oranla daha fazla. Yani sayıca yüzdece değil. Kemik kitle diyelim ona.

      Sil
    2. Ama bu partiye oy veren ve aslında ilkeleri onunla örtüşmeyen de çok sayıda insan var. Çaresiz olduğunu düşündüğü için veren, korktuğu için veren, ''aman oylar bölünmesin'' diye
      veren. Ve bu biraz içimi rahatlatıyor açıkçası çünkü bu az olmayan topluluk seçtikleri bu partinin söylediği gibi olmadığını gördüğünde, uygulamaları hoşuna gitmediğinde, yanlış şeyler yaptıklarını fark ettiklerinde bunu kesinlikle cezalandırırlar. Koşulsuz şartsız desteklemezler.

      Bu nedenle şansı ortalamanın üzerinde olan bu partiyi desteklemekte sakınca görmedim.

      Kötüyle kötünün iyisi arasında fark yoktur ve ben seçmemeyi tercih ediyorum diyorsun sanırım sen. (Düzelt beni yanlışsa) Benim yaklaşımımsa biraz daha toz pembe belki, daha az gerçekçi ama nedense umut ediyorum bazen. Bir an inancım kalmıyo ardından neden olmasın diyorum. Bakalım nasıl olacak.

      Saygılar Umut :)

      Sil
  10. Kusra bakma Umut ama malesef biraz saçma olmuş. Ya saçma olmuş ya da sen ulusalcısın. Bunun başka bir açıklaması yok çünkü. Neden mi?

    Önemli olan oyların bölünmesi olmadı benim için cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bir önceki seçimde de CHP'ye oy vermedim mesela ama bu seçimde vereceğim. Çünkü CHP ilk defa laiklik elden gidiyor diye bir kampanya yapmıyor, ilk defa herşeye hayır, inadına hayır demiyor. Yeni birşeyler sunuyor, politika üretmeye çalışıyor ve değişiyor.
    Eğer ki sen bu zamana kadar oylar bölünmesin diye oy verdim ama şimdi vermeyeceğim diyorsan, eğer ki sen hep aynı bunlar muhalefet yapmıyor dersen ve bunu bu seçim özelinde söylersen orda sana iki dakika saçmalama derim ve samimiyetinden şüphe duyarım.
    Kime oy vereceğin kimseyi ilgilendirmez ancak burda yazdığın sadece demagoji yapmaktan öteye gitmiyor. Çünkü bu yaptığın bir analizden ziyade (CHP tarihindeki en büyük değişikliği gerçekleştirmeye çalışırken) bir karalama yazısından başka birşey olmamış.

    Saygılar

    YanıtlaSil
  11. Sayın Adsız,

    Cevabınızı bilerek ve isteyerek seçimden sonraya bıraktım.
    Ancak ilginçtir, bu akşam da konuşmayı düşünmüyorum.
    Bizzat yakıştırmalarınızda demagog, samimiyetsiz, karalamacı, ulusalcı, şucu bucu ilan ettiğiniz bendeniz, bugüne kadar nasıl suskun kaldıysam bugün de aynı biçimde susuyorum.

    Seçim sonuçlarına bakınız.
    Bu gece onlar konuşur benim yerime.

    YanıtlaSil