2 Kasım 2015 Pazartesi

Demokrasi Şeysi

Yüce Türk Demokrasisi bir sınavı daha alnının akıyla geride bıraktı!
Acısıyla tatlısıyla bir genel seçim daha geldi geçti.
Sevinen çok sevindi, üzülen çok üzüldü.
Zafer sarhoşluğuna kapılan bazıları, bu sabah sokağa çıkarken Kemal Sunal'ın Sahte Kabadayı filmindeki çalımlı yürüyüşünü aldılar yanlarına.


Hezimeti hazmedemeyen bazıları ise 9 yaşındaki oğlumun sıfıra karşı yenildiği zamanlarda başvurduğu "Hile! Kesin hile var!" söylemine sığındılar.
Öyle ya da böyle, önümüzdeki dönemin yol haritası belirlenmiş oldu. Şemsiye 4 yıl boyunca açılmayacağına göre, onunla yürümeyi öğrenmekte fayda var.
Bana sorarsanız, ne coşmalı ne de karalar bağlamalı bu durumda. Milyonlarca insanı bir hayal sahnesinde kukla gibi oynatan bu demokrasi şeysi çok da ciddiye alınacak bi olgu değil.
7 Haziran'a bakın mesela.
Sivas'ta iki kişinin çektiği faytonla seçim turu atan, mitinge bisikletle gelerek "renkli" seçim kampanyası yürüten bağımsız milletvekili adayı Ahmet Yıldız'a oy kullandığı sandıktan 1 (Yazıyla, bir) oy çıkmıştı.

Seçim bütçesini banka kredisiyle finanse eden Yıldız, Zara ilçesinde yapacağı miting öncesi faytonu çekecek iki vatandaşla 500 lira karşılığında anlaşmıştı. 
1 oy.

Daha fenası olabilir miydi? :)
Oldu!
1 Kasım seçimlerine Bursa'dan bağımsız aday olarak katılan Ali Osman Demirtaş, aslına bakarsanız son derece etkin bir kampanya yürütmüştü. Mitinglerini boş meydanlarda tek başına yapmasa pekala birçok seçmenin aklını çelebilirdi.
Gel gör ki Demirtaş en yakınını bile ikna etmeyi başaramadı. Çünkü eşiyle birlikte oy kullandığı sandıktan kendisine sadece 1 (Vallahi, bir!) oy çıktı.

Mukadderat.

Yine de fazla bozuntuya vermedi Ali Osman Bey. Gayet de vakur bi edayla çıkıp dedi ki: "Kaybeden ben değilim, Bursa. Seçilseydim halk adına devrim yapacaktım!"

Bana sorarsanız asıl fırsatı tepen kişi beyefendinin eşi oldu. First Lady olma yolunun daha ilk adımında su koyvermenin alemi yoktu.
Yani seçmen kardeşim, dün gece iktidara gelenler, işte bu güzel insanlar gibiler.
Kaybedenler, bunlardan farklı değiller.
Sen tutmuş havalara giriyorsun. Ya da yas tutmuş, karalar bağlıyorsun.
Dekor ve kostüm farklı, sahne ve oyun aynı. Görmüyor musun?
O parti değil de bu parti gelse düzen değişirdi.
Ali olmasa da Veli olsa halk devrimi gerçekleşirdi!
Hayır, ne sana bir şey katar, ne senden bir şey götürür bu seçim.
Sen sen ol, sen sen ol. Gerisi hikaye kardeşim.