30 Haziran 2015 Salı

Seni Kara Böcü'ye Vericem!

Döndü Yuvarlak.
Duran Tekerlek.
Hanım Seviş.
İbrahim Mayış.

Bunlar internet efsanesi mi, yoksa masum bebelerin vicdansız ebeveynlerle imtihanı mı bilemiyorum.
Sanal dünyanın birçok köşesinde bu isimlere ve bin beterlerine "Garip ama Gerçek" ya da "En Tuhaf İsimler" gibi derleme listelerde rastlayabilirsiniz.
(Yani sabilerin doğuştan yaşadıkları talihsizlik yetmiyormuş gibi bir de hunharca afişe ediliyorlar)

Şimdi ben de benzer bir suça imza atacağım ama kalemi kırmadan önce bir dinleyin beni; hafifletici sebeplerim var.
Evet, ismimize de soy ismimize de bizler karar veremiyoruz.
Ama en azından mesleğimizi seçebiliyoruz, öyle değil mi?
O halde buyurun, dün bir hastanenin danışma masasından tedarik ettiğim kartviziti görelim:


Şimdi Metin Hocam, nasıl bir kariyer planlaması yaptın, kendini nasıl Memorial'da buldun bilemiyorum ama oldu mu şimdi bu? Bir bak, güzel oldu mu?
Ha, "madem ki soyadım kaderim, öyleyse vergi müfettişi olayım" diye düşünürsün, anlarım.
"Yahu benden güzel stoper olur, nefis santrhaf oynarım" dersin, hay hay.
Git ne bileyim, Lord of the Rings'de yüzük tayflarından birini oyna...
Fakat çocuk doktoru?

Hiç düşünmedin mi yolun başında?
Hiç mi çocuk olmadın?
Bak ben mesela, çocuk olsam, getirseler beni hastaneye senin kapına... Kıyameti koparırım, girmem o odaya. Veremden ölecek olsam girmem yahu!
Profesör Doktor'muş.
Ordinaryus olsan kaç yazar?

Terli terli su içme, yoksa hasta olursun.
Ve hasta olursaaaan....
Seni  KARABÖCÜ 'ye  götürürüm! 
(+ isteğe bağlı Erol Taş kahkahası)

Bundan daha dürüstçe bir gözdağı, bundan daha etkili bir tehdit düşünebiliyor musunuz?
Düşünebiliyor musun Metin Hocam?

Dolayısıyla evet ben bir ayıp yaptım, tuttum seni afişe ettim.
Ama kusura bakma Hocam, sen de hak etmedim diyemezsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder